1. Ana Sayfa
  2. Haber
  3. “Doğal zenginlik bakımından Anadolu, küçük Asya’dır”

“Doğal zenginlik bakımından Anadolu, küçük Asya’dır”

“Doğal zenginlik bakımından Anadolu, küçük Asya’dır”

PM Doğa ve İklim Söyleşileri “Kuş Cenneti’nden Biyosfere:

Doğayla Geçen Yıllar” ile başladı

 

“Doğal zenginlik bakımından

Anadolu, küçük Asya’dır”

 

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) doğa koruma ve iklim değişikliği alanında çalışan araştırmacı, akademisyen ve sivil toplum gönüllülerini buluşturmayı amaçlayan Doğa ve İklim Söyleşileri’nin ilk konuşmacısı Türkiye’nin en kıdemli doğa korumacılarından biri olan Tansu Gürpınar oldu. “Kuş Cenneti’nden Biyosfere: Doğayla Geçen Yıllar” başlıklı toplantıda yeryüzünün geleceğinin, biyosferin bir bütün olarak korunmasına bağlı olduğu vurgulandı

 

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (İPM) doğa koruma ve iklim değişikliği alanında çalışan araştırmacı, akademisyen ve sivil toplum gönüllülerini buluşturmayı amaçlayan Doğa ve İklim Söyleşileri’nin ilki “Kuş Cenneti’nden Biyosfere: Doğayla Geçen Yıllar” başlığı altında 20 Kasım 2018 Salı günü gerçekleşti. Çevre ve iklim alanlarını çok disiplinli bir anlayışla buluşturmak amacıyla düzenlenen Doğa ve İklim Söyleşileri, farklı konuşmacılarla iki ayda bir yapılacak.

 

Doğa ve İklim Söyleşileri’nin ilk konuşmacısı, Türkiye’nin en kıdemli doğa korumacılarından Tansu Gürpınar oldu. Orman Bakanlığı’ndan Doğal Hayatı Koruma Derneği’ne kadar görev yaptığı her yerde bu alandaki çalışmaların öncülüğünü yapan isimler arasında yer alan Gürpınar, deneyimlerinden yola çıkarak, biyosferin korunmasının iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolünü anlattı.

 

İstanbul Politikalar Merkezi’nden Ümit Şahin’in moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide Anadolu’nun sahip olduğu doğal zenginliğin geçmişini ve bugünü aktarıldı. Tansu Gürpınar, doğanın vazgeçilmezliğinden bahsederken, “Doğanın işleyişine müdahale etmemek gerekir. Milli Parkların kuruluş amacı budur. Yangın dahi doğal olarak çıktığında tohumların toprakla buluşmasına yardım eder”ifadelerini kullandı.

 

“Doğaya her müdahale zenginliği azaltıyor”

 

Doğanın tarihsel geçmişinden bahseden Tansu Gürpınar, şunları aktardı:“Anadolu’nun %70’i Trakya’nın tamamı ise ormanlarla kaplıydı, polen analizleri ve tarihi bulgular bize bunu kanıtlıyor. Böyle bir ortamda diğer canlılar ve yabani canlılar da bugünle karşılaştırılamayacak kadar zengindi. Aslan, kaplan, çita ve leopar bu topraklardaydı. Anıtkabir girişindeki aslanlar Hitit aslanı bu toprakların varlığıdır. Ankara’daki Anadolu Medeniyetler Müzesini ziyaret edenler bilirler, flamingo kuşları da zamanında bu topraklardadır ve çok daha zengin bir dokuya ev sahipliği yapmışızdır. M.Ö 1000 yıllarından itibaren Asur – Urartu savaşlarıyla başlayan medeniyet yıkma ve yenisini yapma süreci de doğayı zayıflatmıştır. Van ve bölgesi yani yukarı Fırat havzasında “saz kadar sık ormanların” Asurlular tarafından yakılması Van ve çevresinde büyük erozyonlara neden olmuştur, hatta Mezopotamya bu taşınan topraklarla genişlemiştir. “Benim manevi mirasım bilim ve akıldır” diyen Atatürk, “Doğayı korumak aklın gereğidir” demiştir.

İklimi değiştiren şey küresel ısınmadır. Sanayi devrimiyle birlikte dünya daha fazla ısınmaya başlamıştır.Dünya üzerinde 1,5 milyara yakın otomobil vardır ve bu araçların 30-40 milyonu sürekli aktiftir. Egsozdan çıkan gazları atmosfere veriyoruz, hava trafiğimiz de var. İklim değiştikçe yaşamadığımız doğa felaketlerinin öncülerini görmeye başlıyoruz; Bodrum’u sel alıyor, Ankara’da görülmemiş yoğun yağmur kümelerine tanık oluyoruz. Bugün doğayı korumak için yasal durum benim çalıştığım dönemle kıyaslanamayacak kadar iyi duruma gelmiştir. Yeter ki, uygulansın.”

“Dünyanın en büyük leylek göçleri İstanbul’un üzerinden geçer”

Anadolu topraklarının önemine değinen Tansu Gürpınar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yaşadığımız Türkiye coğrafyası herhangi sıradan doğaya sahip değildir. Anadolu dünya literatüründe “Asia Minör”dür yani dünyanın en büyük kıtası Asya’nın çoğu doğa özelliklerini taşıyan bir coğrafyadır. Örneğin, kıyıları bizden defalarca uzun olan hiçbir ülkede dahi denizin tuzluluk oranı bizdeki kadar farklılık göstermez. Türkiye’de 12.000 bitki çeşidi ve 60.000 çeşit böcek çeşidi vardır. Hiçbir komşumuz ve Avrupa ülkesiyle karşılaştırılmayacak bir zenginliğe sahibiz. Mesela, Kiraz’ın memleketinin Giresun olması veya dünyanın en büyük leylek göçlerinin İstanbul’un üzerinden geçmesi tesadüf değildir. Bugün Lübnan bayrağının üzerinde Sedir ağacı vardır. Lübnan’a gittiğinizde sedir ağacına tek tük rastlarsınız. Türkiye’de ise sedir ağacı ormanları vardır. Ancak ne yazıktır ki bugün sedir ağaçlarının ortasında taş ocakları açılıyor. Bilinçsiz maden ve taş ocakları ile HES’ler doğamıza çok zarar vermektedir.Bunlara rağmen halen topraklarımızda çok kıymetli şeyler var. Doğal zenginliği korumada yerel halkın bilgili ve bilinçli olması doğaya zararın önlenmesinde çok önemlidir. Çünkü insanlara bir şeyleri doğru anlatırsanız benimsiyorlar ve uyguluyorlar.”

 

 

Yazar Hakkında

Yeşil Kumbara

Yeşil Kumbara projesi katı atıkların ayrıştırılması ve ekonomiye geri kazandırılması mottosuyla çalışmaktadır. Devlet desteği ile yürütülmesi hedeflenen proje ekonomi için kalkınma projesidir.

Yorum Yap


Notice: Undefined variable: user_ID in /home/u7337956/public_html/wp-content/themes/geoit/comments.php on line 24